Son yıllarda Avrupa’nın birçok ülkesinde aşırı sağ partiler aldıkları yüksek oy oranlarıyla sistem dışı konumdan çıkıp siyaset belirleyici pozisyona yükseldiler. Bazı ülkelerde koalisyonlara ortak olan aşırı sağ, bazı ülkelerde de hükümetleri dışardan destekleyerek koalisyonların devamı için kilit konuma geldi. Yaklaşan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için yeni yapılan anketlerde aşırı sağın artık birinciliğe oynadığı, Fransa ve Almanya gibi Avrupa Birliği’nin (AB) lider ülkelerinde dahi büyük kazanımlar elde etmeleri bekleniyor.
ABD merkezli Politico haber sitesi, yeni anketlere göre Fransa’da aşırı sağın şu ana kadar ki en iyi sonucu elde etmesinin beklendiğini bildirdi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Emmanuel Macrona’a kaybeden Marine Le Pen’in eski yardımcısı Jordan Bardella’nın önderliğini yaptığı Ulusal Cephe, anketlerde yüzde 33 oy oranına ulaşırken, İslam karşıtı Eric Zemmour’un Reconquête partisinin ise yüzde 6 oy alması bekleniyor. Aşırı sağın toplam oranı böylece yüzde 40’a yaklaşırken, Cumhurbaşkanı Macron’un Rönesans partisini de içeren merkezdeki Ensemble! koalisyonunun yüzde 14 gibi düşük bir oyda kalacağı
tahmin ediliyor.
Fransa dışında İtalya, Hollanda, Almanya ve Polonya’da da gerçekleştirilen anket, Polonya dışındaki bütün ülkelerde aşırı sağcıların çok büyük kazanımlar elde edebileceğini gösterdi. Polonya’da Başbakan Donald Tusk’ın liberal Sivil Koalisyonu’nun oyların yüzde 35’ini alacağı tahmin edilirken, 2019 AB seçimlerinde yüzde 11 oy alan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin ise oylarını yüzde 17’ye çıkarması bekleniyor.
Fransa, Almanya, İtalya ve Polonya’da hayat pahalılığı, Hollanda’da ise konut krizi seçmenlerin bir numaralı gündem maddesini oluşturuyor. Düzensiz göçmenler Fransa, Almanya ve Hollanda’da seçmenlerin endişeleri konusunda ikinci sırada yer aldı. Polonya hariç her ülkede halkın çoğunluğu, ülkelerinin gidişatından memnun olmadıklarını belirtti. Merkez sağ ve merkez sol hükümetlere sahip olan Fransa ve Almanya’da halk, sırasıyla yüzde 68 ve yüzde 66 ile ülkelerinin yanlış yolda olduğunu söylerken, ankette en yüksek endişeli katılımcı oranına sahip ülkeler oldular.
Almanya’da AfD’nin seçimleri kazanma ihtimaliyle beraber, Anayasa Mahkemesi’ne Nazi yanlısı kişilerin gelebileceği endişelerini en üst noktaya çıkardı. Macaristan ve Polonya’da sağcı hükümetlerle beraber yargının yapısının da değiştiğini düşünen Almanya’daki merkez siyasetçilerin, bu durumu engellemek için yeni formüller aradığı kaydedildi. Bu konuda en güçlü önerinin ise, anayasa mahkemesinin yapısını belirleyen yasaları, anayasanın kendisine dahil ederek, bu konuda yapılacak herhangi bir değişiklik için parlamentonun üçte iki çoğunluğunu gerektirecek bir tasarı olduğu kaydedildi. Şu anda anayasa mahkemesinin yapısıyla ilgili değişiklikler için salt çoğunluk gerekiyor.
